GÜÇLÜ TÜRKİYE İÇİN

Bağımsızlığını kazanmış bir ülkenin kalkınması ve güçlü olması için şu üç konuda dünya devletleriyle yarış hâlinde hatta önde olması gerekir. Bunlar eğitim, tarım ve sanayi.
Eğitim gelişirse, her alanda eleman yetişirse mesela iyi bir öğretmen tarafından sanayi, tarım, hayvancılık alanında, savunma sanayisinde mühendis; sağlık alanında doktor, eczacı ve diğer meslek elemanları millî manevi duygularla eğitilir, ülkemizde iş imkânı sağlanır; itibarları korunursa o ülke, dünyanın gıpta edeceği ülke hâline yükselir.
Öncelikle eğitimden başlamak, çağın şartlarına uyarlayarak millîliğinden ödün vermeden eğitimi her alanda en mükemmel şekilde uygulamak gerekir.
Eğitimde öğretmenin yetişmesi çok önemlidir. Öğretmen olacak gençler daha lise çağında hazırlanmalı. Önceden öğretmen okulları vardı. Ben bunlardan birinde görev yaptım: Eskişehir Yunus Emre Öğretmen Okulu. Okul şehir dışında, 6 bin dönüm arazi üzerinde kurulu, yatılı devlet okulu. Öğrenciler burada fen ve sosyal derslerinin yanı sıra okul arazisinde traktörle çift sürmesinden sebze meyve yetiştirmesine, inek sağmasından yoğurt peynir yapılmasına, meyve aşılamasına kadar öğrenir. İş atölyesinde masa, sandalye ve diğer ağaç işlerinden resim müzik atölyesinde resim yapma ve müzik aleti kullanmaya kadar her alanda uygulamalı eğitim görürdü.
Bunları niye yazdım? Öğretmen bir köye tayin olduğunda köylüye örnek olacak, kendi işini kendisi yaparken öğrencilerine de örnek olacak.
Önceden köy okulları vardı, köyde aydın kişi olarak öğretmen vardı. Bu okulları hangi akılla kapattılar bilmiyorum.
Ben olsam:
1. Köy okullarını acilen açarım, aydın köy imamı ile öğretmenin el ele vererek köyün yeniden kalkınmasını sağlar ve köye dönüşü özendiririm; taşımalı eğitimden çocukları kurtarır, sıcak yuvalarında eğitimlerini sağlarım.
2. Köyde tarımın gelişmesi için atama bekleyen binlerce ziraat mühendisi var. Onları birkaç köyden sorumlu olarak köylere atamalarını yaparım hatta o mühendislere örnek tarım yapması için devlet arazisinden toprak veririm ama onlar toprağın tahlilinden, hangi toprakta hangi ürünün yetişeceğinden, nadasından, tohumundan, ekiminden, sulamasından, ilaçlamasından, hasadına kadar sorumlu olup devlete bilgi verecek; sebze, meyve, tahıl ürününün yetişmesi, gelişmesi, çoğalması noktasında köylü vatandaşa rehberlik edecek; bizzat işin mutfağında olacak.
3. Veterinerlik fakültesi mezunu veterinerlerimiz de şehirlerde kedi köpek maması satması için okumadı. Devlet onları okuttu ise köylerde görevlendirilip hizmet etmeleri gerekir. Üç-beş köyü, atadığınız veterinerin sorumluluğuna vererek hayvancılığın gelişmesinde köylü vatandaşlara şehirde masada değil otlakta, ahırda, harada yardımcı olacak. Hayvanların aşılanmasından, döllenmesinden, doğumundan, sağımından, sağlığından, yavruların yetişmesinden, et ve süt hayvanlarının belirlenmesi ve sayılarının artırılmasından, sağlıklı ırkların yetişmesinden bunların kayıtlarının tutulmasına kadar sorumlu olacak. Devletimize raporunu verecek; devlet de onlara her imkânı sağlayacak. Şehirde masa başında ne hekimlik ne de mühendislik olur.
Köyde öğretmen, imam, ziraat mühendisi, veteriner el ele verirse köylü kalkınır; köylü kalkınırsa devlet kalkınır.

Sanayi alanındaki gelişmelere gelince: Öncelikle bu alanda eğitim gören öğrencilere çok iyi ve uygulamalı eğitim verilmeli, geliştirdikleri projelere göre alanlarında görev verilmeli. Onun için önce fabrikalar kurmak gerekir, kurulmuşları satmak değil, fabrikaları yeni teknolojik aletlerle geliştirmek gerekir.
Gençlerimiz başarılı ve zeki; biz onların yollarını açmalıyız, onlara imkân sağlamalıyız.
Savunma sanayisinde teknoloji alanında özellikli gençleri seçmeli, eğitimlerini geliştirmeli, başarılarını artırmalıyız. Süper zeki projeler üreten başarılı gençlerin yurt dışına çıkmasını önlemeli ve onlara her türlü imkânı vermeliyiz.
Böylece tarımda, hayvancılıkta, sanayinin her alanında gelişiriz. Ülkemizde gıda, savunma sanayisi, teknolojik aletler, uçak, araba, iletişim, ulaşım ve her türlü alanda kendimiz yapar; yer altı-yer üstü zenginliklerimizi millîleştirirsek işte o zaman süper güç olur, elin gâvuruna muhtaç olmayız.
Ben yazdım, uygulayanlar düşünsün. Dileğim, hayallerimin gerçek olması.
Köşe Yazarı: Abdullah Kaplan