Duruş bozuklukları, hareketten uzak yaşam biçimi ve yanlış beslenme sonucu alınan kilolar vücudu ayakta tutan omurgalar arasındaki dokuların zamanla yıpranmasına neden oluyor.
Zedelenen doku omurga kemikleri üzerindeki baskıyla ağrıya dönüşüyor. Süreç içinde de omurgaların arasında bulunan disk adı verilen doku bulunduğu yerden dışarı kayarak bel fıtığına kapımızı çalıyor ve işte bu noktada ağrılar dayanılmaz hale geliyor.
Oluşan dayanılmaz ağrılı periodlar rehabilitasyon süreçlerinin ardından, hastaya verilen ödevlerin yapılmaması ile daha sık görülmeye başlar ve sonucunda da kaçınılmaz süreç cerrahiyi getirir.
Omurga kemikleri arasında bulunan dokular vücudun bütüncül mekanizmasında hayati bir göreve sahiptir. Bu dokuların ve vücudun kusursuz dengesinin korunabilmesi için ameliyat en son çare olmalıdır.
Koruma için hastadan istenenler kilo vermesi, kas kuvvetlendirmesi için egzersiz yapmasıdır. Her gün ilaç içmenin bile zor olduğu düşünüldüğünde egzersize alışık olmayan birinin her gün egzersiz yapması pek kolay değildir. Kilo vermek ise egzersizden de zor bir ödevdir, ayrıca yaş ile birlikte kronik hastalıklarında olması bu durumu daha da zor hale getirebilmektedir.
Bu zor süreçlere uymakta zorlanan hastalar ameliyatı daha kolay bir süreçmiş gibi algılamakta ve tercihlerini bu yönde kullanmaktadır. Oysa bu sırada alınan dokular ile vücudun dengesine ciddi zararlar verebilmekte, çıkarılan disk ile ağrı bir süreliğine azalsa da yıllarca geçmeyen kronik ağrılar ve yeni fıtıklara sebep olabilmektedir. Bu nedenle ameliyat son çare olmalıdır.
Omurga vücudu taşıyan bir kolon dur. Beldeki fıtığın alınması disklerin işleyişini bozarak domino taşı etkisi yaratır, zamanla diğer bölgelerde de sorunların çıkmasına yol açabilir.
Bu nedenle verilen egzersizlerin düzenli bir şekilde yapılması, daha hareketli bir yaşam şekli ile hem istenen kas gücü sağlanabilir hem de kilo kontrolü ve hatta kilo vermeye destek sağlanabileceği unutulmamalıdır.
Sağlıkla kalın