Çağımızın en büyük sorunu olan hareketsiz yaşamın sonucunda ortaya çıkan pek çok kronik hastalık dünya ekonomisini olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Ekonomi olumsuz yönde etkilense de reklamlar aracılığıyla hareketsizliğe ve kronik hastalıklara sebep olan ürünler cazip gösteriliyor. Yaşam koşullarının da refah adı altında sağlığımızı bozacak şekilde düzenlenmiş olması ne tuhaf bir tezatlık oluşturuyor. Tüm bu tezatlıklar arasında artan hareketsizliğimiz ile obezite, kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, osteoporoz gibi kronik hastalıklar giderek artıyor ve dünya çapında ölüm sebeplerinin en sıklarını oluşturuyor.
Değişen yaşam koşulları ile birlikte çocukluk çağından itibaren hareketsizliğe mahkum oluyoruz. Kendi dönemimizde çocuklar dışarıda oyun oynamaktan eve girmezken, günümüzde ellerindeki telefon ve tabletlerden yanındaki arkadaşı ile konuşamıyor. Oyun diye bildikleri yanındaki arkadaşı ile yerinden hiç kıpırdamadan online aynı bilgisayar oyununu oynamak. Damar tıkanıklıklarının çocuk yaş grubundan itibaren başladığını biliyor muydunuz? Oyun oynamayı bilmeyen çocuklarımıza farklı spor ya da sanat branşları bularak hareket kabiliyeti oluşturmaya çalışıyoruz.
Erişkinler açısından da durum çok farklı değil. İki adım atmadan evden çıkıp arabaya biniyor ve işe geliyoruz. Tüm gün sıklıkla masa başı çalışıp akşamda arabayla yine eve dönüyoruz. Minimum hareketle günümüzü bitiriyoruz. Bu kadar hareketsiz hayatla obezite ya da insülin direnci gelişimi ya da aterosklerotik plakların gelişimi gibi süreçlerimiz hızlanıyor. Konforumuz arttıkça hareketsizliğimiz, hareketsizliğimiz arttıkça kronik hastalıklarımız artıyor.
Bu nedenle hareket ederek bedenimizle uyumlu yaşamanın asıl konforlu yaşam olduğunu unutmamak gerekiyor. Hareketimizi arttırmak için günlük hayatlarımızı yeniden gözden geçirmek, küçük değişiklikler yaparak daha hareketli hale gelmek mümkün.
Sağlıkla kalın